-
1 alt olmak
-
2 alt
1.1) низ, ни́жняя часть (чего-л.)2) оконча́ние, коне́ц (книги, письма и т. п.)2.makalenin altını henüz okuyamadım — я пока́ ещё не смог дочита́ть ста́тью до конца́
1) ни́жнийalt dudak — ни́жняя губа
alt kısım — ни́жняя часть
2) ни́зший, ни́зкийalt cins — ни́зкий сорт
alt takım — ни́зшее сосло́вие
3) да́льний3.bahçenin alt köşesi — да́льний уголо́к са́да
в функции служ. имениalt bilinç — подсозна́ние
alt komisyon — подкоми́ссия
б) в роли второго компонента одноаффиксного изафета под влия́нием, под возде́йствиемgüneş altında çalışmak — рабо́тать на солнцепёке
bazı şartlar altında — при не́которых усло́виях
serbest yarışmalar altında — под влия́нием свобо́дной конкуре́нции
altına, altında — под
masanın altında — под столо́м
masanın altından — из-под стола́
••- alttan altaaltta kalanın canı çıksın — погов. сла́бых бьют
- alt alta üst üste
- alt etmek
- altına etmek
- altına kaçırmak
- altından girip üstünden çıkmak
- altını ıslatmak
- altından kalkmak
- altında kalmak
- altında kalmamak
- altı kaval üstü şişane
- altına koymak
- alt olmak
- altını üstüne getirmek
- alt yanı çıkmaz sokak -
3 alt üst
беспоря́дочный, в по́лном беспоря́дкеalt üst etmek — переверну́ть [всё] вверх дном, привести́ в по́лный беспоря́док
alt üst olmak — быть приведённым в полне́йший беспоря́док
her şey alt üst oldu — всё пошло́ вверх дном
-
4 sinir
нерв (м)* * *1) анат. нервsinir kökleri — анат. нервные корешки, нервные окончания
2) разг. нервыsinirleri alt üst olmak — сильно разнервничаться; прийти в беспокойное состояние, не знать, как поступить
sinirleri boşanmak — не сдерживать себя, доходить до истеричного состояния
sinirlerini bozmak — раздражать, действовать на нервы
sinirleri bozulmak — сильно разнервничаться; не знать, что делать, как поступить
sinirine dokunmak — действовать на нервы, нервничать
sinirleri gevşemek / yatışmak — успокоиться
sinirlerine hâkim olmak — владеть собой, не давать волю нервам
sinir kesilmek — быть в состоянии крайнего нервного возбуждения, быть взвинченным
siniri oynamak — нервничать, раздражаться
siniri tutmak — прийти в нервное возбуждение, нервничать
sende hiç sinir yok mu, bu kadar aldırmazlık yok mu? — что у тебя железные нервы, разве можно быть таким безразличным?
3) сухожилие4) разг. чувствительность, восприимчивостьbu kadının bir siniri var ki, kan görünce bayılır — эта женщина так чувствительна, что при виде крови сразу падает в обморок
См. также в других словарях:
alt olmak — yenilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
alt — is. 1) Bir şeyin yere bakan yanı, zir, üst karşıtı Pantolonlarımızı şiltelerimizin altına seriyoruz, onlar bütün hafta orada ütüleniyor. Z. O. Saba 2) Bir nesnenin tabanı Ayağındaki altları nalçalı koca bahçıvan kunduraları ile ona yetişmesi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
emir komuta zinciri içinde olmak — herhangi bir işlem en alt rütbe veya makamdan en üst rütbe veya makama doğru gerçekleşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sırtı yere gelmek — yenilmek, alt olmak Anladım ki hayat savaşının birinci büyük dönümünde Ayşe nin sırtı yere gelmişti. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
karmaşmak — alt üst olmak, karışmak, aralaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
KESES — Alt dişleri çenesiyle çıkmak. * Dişleri kısa olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Gramática del turco — Contenido 1 Olmak Eylemi (Los verbos Ser y Estar) 2 Contenidos 2.1 Introducción 2.2 Partes de la oración … Wikipedia Español
kilit — is., di, Far. kelīd, kilīd 1) Anahtar, düğme gibi takılıp çıkarılabilen bir parça yardımıyla çalışan kapatma aleti Sonunda kapının kilidi göz yaşlarıma dayanamadı. Y. Z. Ortaç 2) den. Bir yanı değirmi, öbür yanına demir çubuk geçirilmiş olan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yan — is. 1) Bir şeyin ön, arka, alt ve üst dışında kalan bölümü Yolcuların girdiği iskele yanından kendini denize attı. M. Ş. Esendal 2) Sağ ve solun ortak adı, yön, taraf, cihet Yaşlı garson yanımıza geldi. Y. K. Karaosmanoğlu 3) Yer 4) Üst 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
altlı üstlü — zf. Alt ve üst katta olmak üzere, birlikte Altlı üstlü oturuyorlar … Çağatay Osmanlı Sözlük
koltuk — is., ğu 1) Omuz başının altında, kolun gövde ile birleştiği yer Gazetelerini bir koltuğunun altına koydu, zayıf kollarıyla kutulara sarıldı. H. E. Adıvar 2) Kol dayayacak yerleri olan geniş ve rahat sandalye Ta yan beline kadar gömüldüğü… … Çağatay Osmanlı Sözlük